Aktif Ziyaretçi | 3 |
Bugün Toplam | 57 |
Toplam Ziyaret | 1009041 |
Alış | Satış | |
---|---|---|
Dolar | 35.0374 | 35.1778 |
Euro | 36.3907 | 36.5365 |
OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER VE BİLİŞŞSEL ÇARPITMALAR
• Keyfi çıkarsama: Herhangi bir durum, olay ve yaşantıda belirli bir ipucu somut bir kanıt olmaksızın ya da gerçekte tam tersi kanıtlar olmasına rağmen, kişinin belirli ve kesin bir kanıya varmasıdır. Örneğin, piknik yapmayı planladığı hafta sonunda yağmur yağdığını gören kişinin kendini şanssız ve kısmetsiz olarak değerlendirmesi ve buna yürekten inanması.
• Seçici soyutlama: Olayları bağlamından kopartarak bir detaya odaklanmak ve durumun daha belirgin diğer özelliklerini ihmal etmek. Bir bütünün içinde yalnız önemsiz sayılabilecek bir ayrıntıya dikkat ederek, yaşantıyı, olayı bu ölçüte göre değerlendirmedir. Örneğin bir işçinin çalışmakta olduğu fabrikanın düşen üretiminden tek başına kendini sorumlu bulup, kendini suçlaması, aynı iş yerinde çalışıp üretime katkıda bulunan başkalarını ya da koşulları dikkate almaması.
• Aşırı genelleme: Sınırlı sayıda örneği temel alarak genel kural oluşturmak. Tek bir olumsuzluğu hiç bitmeyecek bir başarısızlık demekmiş gibi görmek. Kişinin başına bir şey geldiğinde tekrar tekrar yineleneceği sonucuna varılmasıdır. Bir kız tarafından yaptığı çıkma teklifi reddedilen bir gencin kendi kendine: “Hiç flörtüm olmayacak. Hep yalnız olacağım vb.” genellemelerde bulunması aşırı genelleme örneğidir
• Büyütme/küçültme(olumluyu yok sayma): Olumsuz olayları daha büyük olumluları daha küçük görme. Etraftakilerin oransız bir şekilde devleştirilmesi ya da küçültülmesidir. Genellikle bu bilişsel hataya sahip kişiler kendi yaptıklarını küçük, yapamadıklarını büyük görürler. Başarılarınıza baktığınızda ise tersini yaparlar; dürbünün her şeyi küçük gösteren, yanlış tarafından bakarlar. Örneğin, bir trafik kazasında çok hafif bir yaralanma olayını abartma ya da üst üste başarı elde eden kişinin kendini başarısız ve yetersiz bulması eğilimi.
• Ya hep ya hiç tarzı düşünme: her türlü deneyim ve yaşantı iki uç bağlamda değerlendirilir. Bir şey ya tam olmuştur ya da hiç olmamıştır. Bu çarpıtma kişisel özelliklerin siyah ya da beyaz gibi uç noktalarda değerlendirilmesi şeklinde ortaya çıkar. Her şeyi siyah beyaz olarak görünür ve griler yoktur. Örneğin bir öğrencinin hep iyi not aldığı bir sınavdan kötü bir not alması sonucunda “İşe yaramazın tekiyim.” sonucuna varması gibi.
• Kişiselleştirme: Kişinin kendisiyle ilgili olmayan ya da çok az ilgili olan bir olayı kendisiyle bağlantılı görmesi ve olumsuz sonuçların kendisini sorumlu tutması. Kişi hiçbir nedene dayanmadan olumsuz bir olayın sorumluluğunu üstlenir. Kendince, hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen olanların kendisiniz suçu olduğu ve yetersizliğini yansıttığı sonucuna varır. Bir annenin, çocuğunun yeterince çalışmadığına dair bir not gördüğünde hemen kararını verip: “Ben kötü bir anneyim. Bu benim başarısız bir anne olduğumu gösterir” demesi gibi.
• Felaketleştirme: Olası diğer sonuçları hesaba katmadan geleceği hep olumsuz düşünme. Kişinin olmakta olan veya olacak olan şeylerin kaldıramayacağı kadar korkunç olmasına inanması. Örneğin, başarısız olursam korkunç olur.
• -Meli, -malı ifadeler: Kişinin kendisinin ve diğer insanların nasıl davranması, dünyanın nasıl olması gerektiği konusunda katı kurallarının olması. Kişi bu tarz düşünce ve kurallara uymadığında suçluluk başkaları uymadığında kızgınlık ve öfke hisseder. Meli-malı cümleleri günlük hayatınızda birçok gereksiz karışıklığa yol açar. Davranışlarınız standartlarınızın altına düştüğünde, meli-malı’larınız utanç ve suçluluk yaratır. Örneğin, hep iyi olmalıyım bilişsel hatasına sahip birinin iyi olamadığı durumlarda suçluluk hissetmesi
• Zihin okuma: diğer insanların ne düşündüğünü bildiğini ve onlarında kendi düşüncelerini bildiklerine ve bilmeleri gerektiğine inanmak. Karşıdan gelen iletinin, nasıl bir amaçla veya niyetle gönderilmiş olduğunu bilme yanılgısıdır. Örneğin, kişi eşini akşam biraz sessiz görüyor, çünkü, işyerinde sorunlar yaşamış ve bunu konuşmak bile istemiyor. “Bana çok kızgın. Ne hata yaptım ki?” şeklinde düşünmesi zihin okumaya bir örnektir.
Bu şekillerdeki bilişsel çarpıtmalar sonucu oluşan olumsuz düşünceler, kişinin duygu
durumunu da çökkünlüğe yöneltir ve davranışsal pasifliğe neden olur. Terapi de bu çarpıtmaların tespiti ve değişimi amaçlanır. Böylelikle birey duygusal ve davranışsal açıdan daha sağlıklı bir hal kazanır.
0533 373 81 23